Millet olarak olumsuz düşünmeye, yermeye, şikâyet etmeye bayılırız. Otobüste, trende, otelde, sahilde biri birini tanımayan kişiler iletişime yermeyle başlar, öyle devam eder. Bu eğilimin genel olarak medyada var olduğunu seyrediyoruz, işitiyoruz ve okuyoruz.
Bu bilindik girizgâhtan sonra sadede gelirsek; A1-A2 ehliyetini hak etmek için yapılan uygulama sınavlarına gözetmen, denetmen, eğitmen (adı her neyse) olarak giren görevliler motosiklet sürmeyi biliyor mu? Çoğu bilmiyor ya da en azından motosiklet sürüş kurallarını evrensel ölçülerde bilmiyor. Girdiğim sınavda bunu gözlerimle gördüm. Orta yaşlı hayli göbekli beyefendi sınava girenlere sadece bakıyordu. Belirlenen güzergâhı sağ salim bitirenlerin çoğu ehliyet almaya hak kazandı. Bunlardan çoğunluğu dururken önce sol ayağını yere bastı. Ayaklarını çatal gibi açıp 50 metre gidenler oldu. Dönüşler desen bir facia idi. Çok bilindik kural ihlalleri yapıldı. Gözetmenle iki laf ettikten sonra, adam (ismi vermek istemediğim için adam diyorum) ‘’ben motosiklet sürmeyi bilmiyorum’’ dedi. Birçok kişiden aynı şeyleri dinledikten sonra konuyu bu köşede ortaya koyma ihtiyacı hissettim. Şimdi insan
hayatını direkt ilgilendiren bu sorun nasıl çözülür ona bakalım.
ÇÖZÜM TMF ONAYLI GÖZETMENLERDE
Türkiye’de yaklaşık 3 bin sürücü kursu var ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak faaliyetlerini yürütüyor. Bu kursların uygulama ve işletme kurallarını ortaya koyan mevzuat çok detaylı ve anladığım kadarıyla ihtiyaçları karşılayacak seviyede ama… Ah bu amalar… Âmâsı uygulama yukarıdaki gibi maalesef. Peki, kurallar yeterliyse ne yapmalı. Türkiye Motosiklet Federasyonu bu işe el atarsa gözetmenlerin işin ehli olacağına inanıyorum. Zaten TMF bir sosyal sorumluluk projesi ile çocuklara yönelik Türkiye çapında motosiklet sürüş eğitimi başlatmış durumda. Bu proje Hakkari’de start aldı. İlk izlenimler eğitimin beklentilerin çok üzerinde güzel sonuçlar verdiği ve vereceği yönünde. Buna benzer bir proje ile TMF Türkiye’nin çeşitli yerlerine kurslar açarak sürücü kurslarında
gözetmen olacakları eğitebilir. Böylece de bu hayati konuda ahbap çavuş ilişkileri son bulur. Tabi TMF’nin de bu iş için hazırlık yapması şart. Öncelikle TMF’nin açacağı kurslar kırtasiyeciliği arttırıcı, bürokrasiyi besleyici olmamalı. Ya nasıl olmalı: Eğitmen olacak kişiler uluslararası otoritelerden sertifika aldıktan (aynı zamanda evrensel zihniyeti benimsedikten) sonra TMF tarafından görevlendirilmeli. Eğitime gelen, kursa ismini yazdıran herkese gözetmenlik sertifikası verilmemeli. Gerçekten hak eden kişiler başarılı sayılmalı. Ticari bir kaygı taşımayan TMF, kurumsal yapısıyla, birikimiyle bu iş için biçilmiş kaftan diyorum. Gerisi yetkililere kalmış…
Hüseyin KÜÇÜKKELEPÇE
TMF
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder